-
1 dumanı vermek
напусти́ть тума́ну -
2 duman
дым (м) тума́н (м)* * *1) дымdumanda balık kurutmak — копти́ть ры́бу
duman borusu — дымова́я труба́
duman çıkarmak — дыми́ть, дыми́ться
dumanda karamak — закопти́ться; почерне́ть от ды́ма
duman perdesi — дымова́я заве́са
dumana tutmak — копти́ть (окорок и т. п.)
2) тума́н, мглаduman almak — покрыва́ться тума́ном
dağ başını duman almış — а) верши́ну горы́ оку́тал тума́н; б) затяну́ться ( при курении)
3) восково́й налёт ( на листьях или плодах)dumanı üstünde — соверше́нно све́жий, свежа́йший тж. перен. ; то́лько что сня́тый / со́рванный (о фруктах, цветах и т. п.)
4) арго гаши́ш5) арго дрянь (о делах и т. п.)işi duman! — его́ де́ло дрянь!
••- duman etmek
- duman olmak
- dumanı vermek
См. также в других словарях:
dumanı vermek — 1) çok duman çıkarmak 2) mec. ortalığı karıştırmak Sonra sen gazetende istediğin gibi ver dumanı. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
duman — is. 1) Bir maddenin yanması ile çıkan ve içinde katı zerrelerle buğu bulunan kara veya esmer renkli gaz Emin ol ki her sigara yakışta / Daha duman tüter tütmez ordayım. B. S. Erdoğan 2) Havalanan tozların veya sisin oluşturduğu bulanıklık Köyünün … Çağatay Osmanlı Sözlük
tütmek — nsz, er 1) Duman veya buhar çıkarmak Dumanı tütmekte olan bir vapuru görerek artık yerine dönmeyi akıl etti. H. Taner 2) Dumanı geri vermek Kahvelerin içi tüten ocakla göz gözü görmez bir hâldeydi. S. F. Abasıyanık 3) mec. Yaşamak, varlığını… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bayıltıcı — sf. 1) Bayıltan Bayıltıcı ilaç. 2) Bayıltacak gibi etkide bulunan Başı bir sıcak su dumanı gibi ılık, bayıltıcı bir rehavetle saran uykuya kendini vermek... P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük